TRAUMARELIEF
12. Biliş ve duygu durumda olumsuz değişimler
Çevrenizden travmatik olaydan hiç etkilenmediğiniz, çok güçlü olduğunuz yönünde geri dönüşler alabilirsiniz. Kendiniz de travmatik olayla ilgili duygularınızı hissetmiyor gibi bir algıya kapılabilirsiniz. Travmatik olayınız sanki hiç var olmamış, çok eskilerden kalma bir hayal veya rüyaymış gibi algılayabilirsiniz. Bu durum, sizin umursamaz veya katı ve soğuk olduğunuzu değil, bedeninizin başa çıkmak için hayatta kalma stratejilerinden bir diğeri olan donma stratejisini kullandığını göstermektedir. Travma anında beden daha yavaş hareket edip daha mantıklı tepki vermek için bu stratejiyi kullanmayı seçebilir. Yani aslında, bu stratejinin kullanımı nedeniyle tepkiler azaldığı için bir hissizleşme yaşıyor olabilirsiniz. Ancak travmatik olaydan sonra bu stratejinin kullanılması da diğer stratejiler gibi sorunlara yol açabilmektedir.
Travmatik olayın ani, beklenmedik ve plansız oluşu zihnin donma tepkisi vermesine yol açabileceği gibi travmatik olayın belirli bir kısmının veya tamamının hatırlanmamasına da yol açabilir. Bellek, travmatik olayın ani gerçekleşmesinden dolayı zihne gelen uyarıcıları işlemden geçiremeyebilir ve bu nedenle olayın tamamı ya da bazı yönleri hiç hatırlanamayabilir.
Travma öncesi bizde var olan dünya, kendimiz ve diğerleriyle ilgili inançlar travmatik olaydan sonra değişim gösterebilmektedir.
Temel inançlarımıza şu örnekler verilebilir:
-
Yaşamın kontrolü benim elimde.
-
Kötü olaylar benim ya da yakınlarımın başına gelmez.
-
Dünya genel olarak adil ve güvenilir bir yerdir.
-
Yaşanılan travmayla beraber bu gibi temel inançlarımızda da değişimler meydana gelir. Örneğin;
-
Güvende değilim.
-
Bir daha asla güvende olmayacağım.
-
Kimse beni anlayamaz. Artık yalnızım.
-
Tehlikelerden korunmam mümkün değil.
-
Benzer şeyleri tekrar yaşayabilirim ve bunun üzerinde kontrolüm yok.
-
Kimseye güvenilmez.
-
Bütün sinir sistemim kalıcı olarak bozuldu.
-
Normal biri değilim.
Yaşanan travma ile ilgili kendimizi ve/veya başkalarını suçlayabiliriz. Yaşanılan olayın daha farklı gerçekleşebileceğini düşünebilir, “keşke” içeren cümleler kurabiliriz (keşke o gün dışarı çıkmasaydım, keşke arkadaşım beni çağırmasaydı, vb.). Travmatik olayı sürekli değerlendirerek neyi farklı yapsaydık travmayı engelleyebilirdik üzerine düşünmek oldukça yaygın bir düşünce türüdür. Fakat unutmamalıyız ki travma ani bir şekilde karşımıza çıktığından dolayı zihnimiz detaylı bir analiz yaparak hareket edemedi. Bunun yerine hayatta kalma sistemimiz bu ani olay karşısında kısa ve otomatik tepkiler vermeye çalıştı. Normal şartlarda planımız dahilinde gerçekleşen bir olay olsaydı elbette daha farklı tepkiler verebilirdik. Travmanın ani, beklenmedik ve hazırlıksız olmasını düşündüğümüzde travmatik olay anında elinizden geldiğince en uygun şekilde hareket etmeye çalıştığınızı kendinize hep hatırlatmalısınız.
Bunun yanında, travmatik olaydan sonra hayatta kalmış olmaktan ötürü suçluluk duyabilirsiniz. Başkasının öldüğünü, sakat kaldığını bilerek yaşamak adil gelmeyebilir. Yaşamayı hak etmediğinizi hissedebilirsiniz. Suçluluk duygunuzdan dolayı yaşamdan zevk alamayabilir, sizi mutlu edecek birçok aktiviteden, hak etmediğinizi düşünerek veya keyif almayacağınızı düşünerek uzak durmayı tercih etmiş olabilirsiniz. Bu şekilde devam etmek travmatik olayın etkisinden çıkmanızı, iyileşmenizi, ruhsal ve fiziksel tepkilerinizin azalmasını zorlaştıran bir etmen olacaktır.
Travmadan kimsenin etkilenmemesi (ölüm, yaralanma, sakat kalma, vb.) herkesin isteğidir. Ancak travmanın gerçekleşmesi, ölüm, yaralanma gibi sonuçlar ortaya çıkması ne kadar kontrolümüzde olan şeylerdir? Burada kontrol edilemeyecek şeyleri kontrol edebileceğinizi düşünmek, bazı şeyleri değiştirseydiniz bunların yaşanmayacağını düşünmek anlaşılır şeyler olsa da bunun asla gerçekleşmeyeceğini unutmamanız gerekir. Yaşanılan şeylerin artık gerçekleşmiş olduğunu kabul etmek, travmatik olayın etkisinin azalmasını sağlayan ilk iyileşme aşamalarından biridir. Bu kabullenme, zamanın artık geriye döndürülemeyeceğine ve değiştirilemeyecek şeyler için kendinizi gereksiz yere cezalandırdığınıza ilişkin farkındalıklar içermektedir. Olanları değiştiremeyeceğinizi ve zamanı geri getiremeyeceğinizi kabullenmek zor olabilir. Fakat bu acıyı hissetmek ve üzerinde çalışmak, iyileşmek için önem arz etmektedir.
Olayı engelleyemediğiniz için ya da travmatik olayın gerçekleşme şekli nedeniyle suçluluk ve/veya utancın yanı sıra, korku ve kaygı hissetmek de yaygın deneyimlenen duygulardır. Yaşanan travma anında korku ve kaygı duymamız gayet anlaşılabilirdir. Çünkü bedenimiz hayatta kalmak için ancak bu duygular ile daha aktif hale gelebilmektedir. Bu duygular travma sonrasında da hala devam edebilir. Travmatik olaydan sonra dikkatimizin travmamızla ilgili ipuçlarına ayrılması kendimizi daha savunmasız hissetmemize yol açabilir. Böylece korku ya da kaygı duygularını daha yoğun yaşayabiliriz. Ayrıca travma anında sevdiğimiz birinin zarar görmesi ya da kaybı nedeniyle kendimizi üzgün de hissedebiliriz. Artık daha hassas olduğumuzu, daha çabuk ağlayabildiğimizi, kendimizi çevreden izole ettiğimizi, travmadan önce severek yaptığımız şeylerden artık keyif almadığımızı fark edebiliriz. Travmanız üzerinde çalıştıkça bu hislerinizde zaman içerisinde azalma olacağına şahit olacaksınız. Bu duygular bazen azalıp bazen daha yoğun ortaya çıkabilecek olsa da zamanla bir hafifleme hissedeceksiniz. Eğer bu olumsuz duygularınız ilk günkü gibi şiddetli ve katlanılamayacak düzeyde ise ve/veya kendinize zarar verme riskinizi yüksek buluyorsanız, uygulamada yer alan iletişim kısmında önerilen yerlere başvurmayı unutmayın.