top of page

10. istem dışı tekrar deneyimleme

Yaşanan travmatik olay sonrasında beynimiz ve sinir sistemimiz, dünyayı travma öncesi yaşantıdan farklı bir biçimde ele almaya başlamaktadır. Travmatik olaya maruz kalma türü fark etmeksizin yaşam enerjimiz ruhsal kargaşayı bastırmaya çabalar. Başa çıkması zor psikolojik tepkilere karşı kontrol kurabilme ve kargaşayı bastırma çabası; bağışıklık sisteminde bozulmalar, kronik yorgunluk, uykusuzluk ya da aşırı uyku gibi fiziksel belirtiler ortaya çıkartarak travmatik olayın etkisine farklı bir boyut kazandırır.

Deneyimlenen travmatik olaydan sonra zihin, anlamlandırmakta zorlandığı bu yeni deneyimle baş etmek için travmatik olayın belli bir kısmını ya da tamamını istemli veya istemsiz bir şekilde sürekli tekrarlar. Olayı sürekli hatırlama, kabuslar, travmatik olay birebir tekrar yaşanıyormuş gibi gerçek zamandan soyutlanma, travmatik olayı anımsatan durumlara karşı bedensel tepkiler bundan kaynaklanır. Farkında olarak ya da olmayarak tercih edilen bu strateji zihnin travmatik olayın üstesinden gelme çabasının bir yansımasıdır. Travmatik olay ile baş etmek için olayın detaylarıyla sürekli meşguliyet, bizde benzer olayı tekrar yaşıyormuş hissi oluşturur. Zihin, travmatik olay tekrar yaşanıyormuş hissiyle mücadele edebilmek için travmatik olay anında olduğuna benzer şekilde stres hormonu salgılar. Travmatik anıyla ilgili parçaların tekrar deneyimlenmesi, stres hormonlarının yoğun salınımı, bedensel duyumların  tekrarlanmasıyla da anılar belleğimizde daha fazla yer edinir. Bu noktada, “travmanın tüm detaylarını hatırlamalıyım ki bunun neden benim başıma geldiğini anlayabileyim” gibi inançlara da sahip olabiliriz. Ancak bu tür inançlar nedeniyle, farkında olarak ya da olmayarak travmatik olay zihnimizi sürekli meşgul eder. Böylece travmatik olay belleğimizde daha fazla yer edinmeye başlar. Travmatik olayla ilgili detaylar belleğimizde daha fazla yer edindikçe, yaşanan olayın etkisinden kurtulamayacağımız fikri güçlenir. Yaşanan travmatik olayın etkisinden kurtulmak için olayın detaylarını tekrar deneyimleyerek etkisinden kurtulma fikrine daha sıkı sarılmaya başlarız. Burada oluşan karmaşık döngünün daha anlaşılır hale gelmesi için aşağıdaki şekli inceleyebilirsiniz:

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Travma anında olup bitenler bizim yaşam ve inançlarımızla uyuşmadığı için zihnimiz, travmayla ilgili tüm detaylar üzerinde düşünerek olanları sindirmeye çalışır. Bunun yanında zihin, benzer bir olayın tekrar olma ihtimaline karşı bu travmatik anı ve detaylarını kendimizi koruma amaçlı bellekte depolar. Fakat bu dikkatimizin daha fazla travmatik olaya ayrılmasına, travmayla ilintili tepkiler vermeye devam etmeye ve yaşam kalitemizin düşmesine sebep olur. Bunu örneklendirecek olursak;

Beyninizi yatak odanızdaki gardırop gibi düşünün. Her zamanki rutin düşünce ve duygularınızı da elbiselerinizin düzenli olarak dolapta durması olarak düşünün. Hava durumu, buluşma türüne göre hangi elbiseyi giyeceğiniz yani hangi durumda ne düşünüp nasıl hissedeceğiniz çoğunlukla bellidir. Yaşanan travmatik olayı ise pantolonların, iç çamaşırlarının, gömleklerin hatta belki de elbise dolabınızın her bir parçasının darmadağınık bir şekilde odanın her yanına dağılması olarak hayal edin. Dolaptaki giysi parçaları nereye ait belli değil. Kimi parçalar yatağınızın altından çıkarken kimi parçaların da yastığınızın altından çıktığını hayal edin. Yatak odanızı düzenlemek için kısa bir zamana değil yeterli miktarda bir zamana ihtiyacınız olduğu aşikardır. Fakat aynı zamanda hayat devam ettiği için işinize gitmeniz gerekmektedir. Tabi işinize gitseniz bile aklınız yatak odanızda kalacaktır. Veya okula gidip derslerinize devam etmek isteseniz bile aklınız yatak odanızda olacaktır. Bir yandan günlük yaşamınızı sürdürmeye çalışırken diğer yandan da ‘Odam nasıl bu hale geldi’, ‘Bu odayı nasıl toparlayacağım’, ‘Elbise dolabını nasıl düzenleyeceğim hakkında en ufak bir fikrim bile yok’ gibi bir sürü düşünceyle mücadele etmek zorunda kalabilirsiniz. Elbiselerin dağınıklığı, dolabın her bir parçasının tekrar bir araya getirilmesinin karmaşıklığı işinize ya da okulunuza odaklanmak yerine bu detayları sürekli biçimde düşünmenize yol açabilir. Haliyle bu karmaşıklık duygu, düşünce, yaşam rutininiz gibi birçok alanda sorunlar yaşamanıza yol açacaktır.

Yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi yatak odasındaki karmaşıklığı zihnimiz olarak ele alabiliriz. Travmatik olayın tamamı veya belirli bir kısmını içeren istenmeyen ve sizde rahatsızlık hissi uyandıran anılar, düşünceler tekrar tekrar aklınıza gelebilir. Sizi rahatsız edici durumları sürekli olarak hatırlamak yaşadığınız travmatik olayın doğası gereği normal bir durumdur. Verdiğiniz tepkilerin değil, yaşadığınız travmatik olayın normal olmadığını unutmayın.

Yangında evinin yanışına şahit olan Mustafa bu durumu şöyle anlatıyor: “Evin adım adım yanmaya başlamasını şok halinde seyrettim. Kocaman alevleri sadece tişörtümle söndürmeye çalışırken o alevlerin büyüyüşü ve evimin duman altında kalışını, çaresizliğimi, aslında hayatımım kontrolümde olmadığını aradan geçen 1 yıla rağmen unutamıyorum. Kafamı dağıtmak için telefonumla sürekli oyunlar oynamaya çalışırken bile yaşadığım travmaya dair duygu ve düşünceler, çaresizlik hissim aklımdan çıkmıyor.”

Travmatik olayla ilgili anı, duygu, düşünce ve imgeleri tekrar tekrar deneyimliyor olabilirsiniz. Kendinizi bir anda aşırı çaresiz hissedip travmatik olay anında ortaya çıkan duygulara benzer duygular hissediyor olabilirsiniz. Travmatik olayın sizi savunmasız bıraktığını, insanlara veya dünyaya karşı güven duvarınızın yıkıldığını, dünyanın güvenli bir yer olduğu inancınızın darmadağın olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Bunun yanında bazı koku, tat, görüntü, bedeninizde ortaya çıkan acı gibi duyumları tekrar deneyimleyebilirsiniz. Bu his veya duyumlar film kareleri gibi belleğinizde saklanmış olabilir. Öte yandan kendinizi travmatik olay anında verdiğiniz tepkiler yerine daha farklı tepkiler verseydiniz neler olabileceğini düşünürken bulabilirsiniz. Bu tarz düşüncelerle beraber utanç, suçluluk veya öfke duygularınız kabarabilir.

Zihnin bu tekrarlamaları yapması, olayın farklı gelişmesi senaryolarını hayal etmesi travmaya sağlıklı tepkiler veremediğinizi değil, tam tersine zihninizin travmatik olayı anlamlandırmak için bir çaba içerisinde olduğunu göstermektedir.

Travmatik olay sonrasında rahatsız edici rüyalar da görebilirsiniz. Hatta kabuslar o kadar yoğunlaşabilir ki uyumaktan korkar hale gelebilirsiniz. Uyku sırasında ortaya çıkan tepkileriniz (irkilme, bağırma, inleme) zihnin travmatik olayı işlemle çabasının bir sonucudur. Yaşadığınız hisler aşırı güçlü olarak ortaya çıkabilir. Vücut uyurken dahi yoğun reaksiyonlar göstererek (kalbin hızlı hızlı atması, terleme, nefes nefese kalma, vb.) sizi korumaya çalışmaktadır. Uyku esnasında yaşadığınız bu durumlar sizin için tehlike arz etmemektedir. Ancak uyurken gördüğünüz rüyalar sizde genel bir kontrol yitimi hissi uyandırabilir. Ayrıca travmatik olaydan sonra gördüğünüz rüyalarınız her zaman travmatik olayın kendisiyle birebir aynı olmayabilir. Fakat gördüğünüz rüyalardaki duygu veya hisleriniz travmayla benzeşebilir.

Nadir olsa da travmatik olayı tekrar yaşadığınızı hissettirecek flaşbek (flashback) dediğimiz bir durum da deneyimleyebilirsiniz. Flaşbek esnasında uyanık olmanıza rağmen etrafınızda olup biten şeyleri fark etmiyor olabilir, travma anını birebir tekrar yaşadığınızı sanabilir ve travma anında verdiğiniz bedensel tepkilerin aynısını gösterebilirsiniz. Hatta travmatik olayın o an tekrar yaşandığını çok yoğun bir şekilde hissediyor olabilirsiniz. Flaşbek yaşandıktan sonra olanları hatırlayamayabilir ya da kontrolünüzü kaybettiğiniz için kendinize karşı öfke, utanç, suçluluk gibi duygular hissedebilirsiniz. Flaşbekler ve travmatik olayın bir kısmını yeniden deneyimleme, bazı açılardan travmatik olaydan daha kötü olabilir. Çünkü travma belli bir zaman aralığında gerçekleşir. Travmatik olay başlar, olay gerçekleşir ve sona erer. Ancak flaşbekleri, rüyada ya da uyanıkken travmatik olayı anımsatan tetikleyicilere maruz kalarak tekrar tekrar deneyimleyebilirsiniz. Yani flaşbeklerin yeri ve zamanı belli değildir, ne zaman olacağı belirsizdir ve bir anda gerçekleşebilir. Yaşadığınız bu flaşbekler ya da yeniden deneyimlemeler aklınızı kaybettiğiniz, delirmek üzere olduğunuz hissine kapılmanıza yol açabilir. Ancak unutmayın ki flaşbekler aklınızı kaybettiğinizi GÖSTERMEZ. Sadece zihninizin yaşanan travmatik olayı sindirmek için yoğun bir çaba içerisinde olduğunu gösterir. Yatak odası örneğinde olduğu gibi, odanız çok dağınık olduğundan tüm eşyalarınızın bir anda eski haline dönmesi gerçekçi bir beklenti değildir. Uygun beklenti, yatak odanız için zaman ayırıp düzenlemeler yaparak, yani kendinize zaman tanıyarak ve travmatik olay üzerinde çalışıp olumlu baş etme becerileri geliştirerek, değişimi beklemektir.

Bir alt başlık ekleyin.jpg
bottom of page