top of page

08. Travma bedeni nasıl etkiler?

Travmatik olayın beklenmedik ve ani oluşu bizim zihnen hazırlıksız yakalanmamıza yol açar. Beden, travmatik olay anında hayatta kalma sistemini aktif hale getirerek, yaşamımızın olağan akışı içerisinde yapmayacağımız davranışları sergilememize neden olur. Bundan dolayı travma anında gösterdiğimiz ya da gösterilen davranışların birçoğu o an için anlamsız ve saçma gözükebilir. Bu durum büyük ölçüde, travmatik olay anındaki davranış ve düşüncelerimizin birbirleriyle çelişki içinde olmasından kaynaklanır. Bunu kısaca açıklayacak olursak; hayatta kalma içgüdümüzden sorumlu olan beynimizdeki limbik sistem, tehdit anında en kısa yolu kullanarak bizi hayatta tutmaya çabalamaktadır. Örneğin deprem anında 6. Kattaki evinizden hızlıca merdivenlere yönelebilirsiniz. Merdivene doğru koşarken 6 kat aşağı inene kadar depremin biteceği gerçeği bir çelişki ve mantıksızlık barındırmaktadır. Ancak süreç otomatik ilerlediğinden limbik sistemin tek amacı olan hayatta kalma güdüsüyle sadece koşarak merdivenlere yetişmeye çalışabilirsiniz. Beynimizin ön kısmında bulunan frontal lob ise mantıklı düşünme ve karar vermeden sorumludur. Deprem örneğinden devam edersek, 6. Kattan merdivenleri kullanarak aşağı inmenin riskli olduğunu düşünüp ev içerisinde yaşam üçgeni oluşturan bir yerde pozisyon almayı düşünmemiz ise frontal lobun aktifleştiğini göstermektedir. Travma anında her zaman frontal lob aktifleşemediği için yapılan davranışlar limbik sistem kontrolünde olabilmektedir. Hal böyle olunca, limbik sistem yaşamda kalabilmek adına mantıklı olmasa dahi en kısa yolu (hızlıca merdivenlere yönelmek gibi) tercih etme eğilimi gösterebilmektedir. Kısacası, travmatik olayın beklenmedik, hazırlıksız, planımız dışında oluşu davranış, düşünce ve bedensel tepkilerimizi olduğundan daha farklı bir işleyiş içerisine sokabilir. Bu farklı veya mantıksız davranışlar sizin zayıflığınızı, akılsızlığınızı, düşüncesizliğinizi göstermez. Bunlar sadece, o an için limbik sistemin yoğun enerji harcayarak hayata tutunmaya çalıştığınızı gösterir.

 Yaşanan travmatik olaydan sonra beden ve zihin, benzer bir travmatik olayın gerçekleşme endişesiyle hayatta kalma modunu sürekli aktif tutabilir. Beden ve zihin tüm enerjisini olası risklere karşı önlem almaya ve savaşmaya harcar. İş, okul, beslenme, uyku, iletişim için enerji ayırmaya yer kalmaz. Beynin bu sürekli tetikte olma hali gevşeyememe, ani seslerden irkilme, küçük bir olayda aşırı öfkelenme gibi sorunlar ortaya çıkarabilir.

Travmatik olay bedensel ve zihinsel sorunlar dışında hayatımızda ne gibi sorunlara yol açar?

Bu modülün birçok kısmında detaylı şekilde aktarılan bedensel ve zihinsel sıkıntıların dışında birçok sorun yaşamamız da mümkündür. Aile, arkadaşlık, sevgi ve toplumla ilişkili bağlarımızda kırılmalar yaşanabilir.

Aile ile olan ilişkinizin eskisi gibi olamadığından yakınabilirsiniz. Yaşadığınız travmatik olayın etkileri çevrenizdeki insanlara abartılı gelebilir ve bundan dolayı kimsenin sizi anlamadığını düşünebilirsiniz. Veya yaşadığınız travmatik olayın çok ağır olduğunu düşünerek ailenizle hislerinizi, duygu ve düşüncelerinizi paylaşmaktan kaçınabilirsiniz. Ailenize veya sevdiklerinize yaşadığınız sorunları anlatarak onların da canını sıkmaya hakkınız olmadığını ve bunun bencillik olduğunu düşünebilirsiniz. Fakat aile ve sevdiklerinizle kurmadığınız bu iletişim, aslında çevrenize yarardan çok zarar vermektedir. Yaşadığınız sorunlarla ilgili aile ve yakın çevrenizle paylaşımda bulunmanız, travmatik olayın etkisinden çıkma yönünde size büyük yarar sağlayacaktır. 1999 Düzce depreminden sonra beklenilenden daha hızlı bir iyileşme yaşanması, sadece ülkemizdeki değil yabancı birçok uzman tarafından da şaşkınlıkla karşılanmıştı. Yapılan araştırmalarda, yaşanan bu hızlı iyileşmenin en büyük nedeninin sosyal destek ve sosyal çevre ile yapılan paylaşım olduğu ve sosyal paylaşım arttıkça travma sonrası iyileşmenin de arttığı gösterilmiştir. Yaşadığınız sorunları paylaşmak yükünüzü hafifletebilir. Burgess ve Holmstrom (1979) tecavüz mağdurlarını takip ettikleri bir çalışmada, iyileşme zamanının uzama nedenlerinin başında yakın ilişkilerden alınan verimin düşük olmasının geldiği sonucuna varmışlardır. Örneğin eşiyle verimli bir yakın ilişkisi olan kadınların, olmayan kadınlara göre daha hızlı iyileşme gösterdikleri bildirilmiştir.

Arkadaş, eş veya çocuklarınızla iletişimde problemler yaşayabilirsiniz. Kendinizi sürekli sevdiklerinize öfkelenip, bağırırken bulabilirsiniz. Sevdiklerinizle iyi ilişkiler kuramadığınızı düşünerek onlardan uzak durmayı tercih ettiğinizi fark edebilirsiniz. Ailenizle aranızdaki sorun sadece yaşadığınız sıkıntıların anlaşılmaması olmayabilir. Bunun yanında ev içinde üzerinize düşen sorumlulukları yerine getirmekte zorlanabilir, eşinizle cinsel ilişkide sıkıntılar yaşayabilirsiniz.

Aile hayatı dışında iş ya da okul hayatınız da travmatik olaydan olumsuz etkilenebilir. Odaklanma problemleri yaşayabilir, ekonomik problemlerle ya da performans düşüklüğüyle karşı karşıya kalabilirsiniz. Yaşadığınız bu zorluklar yaşamdan aldığınız doyumu da olumsuz yönde etkileyebilir.

bottom of page